Chatham House raporunda “Lider değişikliğine hazırlık yapılmalı” mesajı

Chatham House raporunda

United World isimli İngilizce politika analiz sitesinde, gazeteci Yazar Yunus Soner’in kaleme aldığı makalede, derin İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’ın “Küresel İngiltere, Küresel Arabulucu” başlıklı raporu masaya yatırıldı.

Türkiye’ye ilişkin analiz ve önerilerin de yer aldığı raporda “Muhalefet adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı 2019 belediye başkanlığı seçiminin sonucu, Türkiye’nin giderek kentleşen nüfusu içinde siyasi çoğulculuk için güçlü bir istek olduğunu gösteriyor. İngiliz hükümeti, Türkiye ile ikili ilişkilerini Cumhurbaşkanı Erdoğan ekseninde kişiselleştirmekten kaçınmalı ve bu önemli ilişkiye daha uzun vadeli bakmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.

Soner’in yazısının tamamı şöyle:

“Liberal Uluslararası İlişkiler Teorisi”nden yana olduğu bilinen Chatham House, “Küresel Britanya” tartışmasına girişti. Etkili İngiliz Düşünce Kuruluşu, Ocak 2021’de kurumun direktörü ve genel müdürü Robin Niblett tarafından hazırlanan “Küresel Britanya, küresel arabulucu: Birleşik Krallık’ın gelecekteki uluslararası rolü için bir Plan” başlıklı bir raporu yayınladı. (Aşağıdaki tüm alıntılar, aksi belirtilmedikçe Chatham House raporundandır.)

Rapor, İngiltere’nin gelecekteki rolünü tartışıyor, 6 temel hedefi formüle ediyor. Birleşik Krallık’ın potansiyel müttefikleri ve düşmanlarını tespit ediyor ve yeni bir politika öneriyor.

Niblett özellikle Çin, Suudi Arabistan, Türkiye, Hindistan ve Rusya ile, yani dünya nüfusunun neredeyse yarısı ile ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini öneriyor.

İNGİLİZ DIŞ POLİTİKASI İÇİN 6 HEDEF

Etkili Think Tank, İngiliz dış politikası için 6 farklı küresel hedef tanımlar. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:

İnsan hakları ve demokrasi
“Birleşik Krallık dünya çapında insan haklarını ve liberal demokrasiyi korumalı ve diğer ülkelerin demokratik yönetişim sistemlerine kendi yolculuklarını yapmalarına yardımcı olmalıdır” (30).

Rapor, “liberal” den ziyade “emperyalist” sıfatını hak eden “varlıklar” ile “liberal demokrasiyi” tanıtmak istiyor: BM Güvenlik Konseyi ve NATO üyeliği, Birleşik Krallık’ın “finans merkezleri” üzerindeki kontrolü ve AB’den bağımsızlığını kazanması, temel varlıklar olarak niteleniyor. (30-31).

Barış ve Güvenlik
Rapor, “Britanya’nın kendi güvenliği ve refahı” için, “artan jeopolitik rekabet, yönetim başarısızlıkları ve artan çevresel baskılar” bağlamında Birleşik Krallık’ın “barışçıl ve gelişen toplumların ortaya çıkmasını ve sürdürülmesini desteklemesi” gerektiğini söylüyor (32).

Chatham House’a göre barış ve güvenliğe yönelik açık tehditler; yasadışı göç akışları, şiddet içeren aşırılık, uluslararası terörizm ve bulaşıcı hastalıklardır.

Chatham House, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve kurumlarını, Birleşik Krallık’ın dış yardım, diplomatik ve askeri yeteneklerini, özellikle de kötü şöhretli İstikrar Birimi’ni (Stabilization Unit: bu İstikrar Birimi, Birleşik Krallık hükümetinin hükümetler arası bir birimidir ve Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından yönetilir. [1] Uluslararası kurumlar, askeri ve sivil personel arasında yakın işbirliğinin gerekli olduğu çatışmalardan [2] çıkan kırılgan devletleri ve ülkeleri desteklemeyi amaçlamaktadır) hedefe yönelik araçlar olarak görüyor.

İklim Değişikliği
Küresel iklim değişikliği, İngiltere’nin ticaret, yatırım, finansal akışlar, turizm ve göç yoluyla dünyadan sağladığı kazançları tehdit ediyor. Sonuçta “iklim değişikliğiyle mücadele” ihtiyacı ortaya çıkıyor (34).

“Yerli altyapıyı ve tarımsal üretimi” korumak ve “zayıf küresel ekonomik büyümeyi ve iklim mülteci akışlarını” önlemek için Birleşik Krallık, düşük gelire yönelik “yeşil finans”, COP 26 Raporu ve “finansal paketleri” kullanacaktır.

Küresel Sağlık
Rapordaki çok güncel ancak ayrıntılı olmayan bir hedef, “küresel sağlık konusunda standartları ve koordinasyonu iyileştirmektir” (35).

Tıbbi araştırma, aşı geliştirme, uluslararası programların finansmanı ve DSÖ üyeliğindeki ulusal kaynaklar burada varlık olarak vurgulanmaktadır.

Daha şeffaf küresel ekonomi
Chatham House raporu, “küreselleşmenin popüler hayal kırıklıkları” karşısında “serbest ticaret” ve “açık pazarlar” yönünde “küresel ekonomik ilerlemeyi” sürdürme çağrısında bulunuyor. (35-36). “Uluslararası vergi kaçakçılığına karşı mücadele”, “kara para aklama” ve “daha fazla sosyal ve ekonomik eşitlik talebi” için daha fazla yaptırım uygulanması gerekiyor (36-37).

Siber uzayı savunma
Siber uzayda liberal demokrasi, barış ve güvenliğin hedefleri için, “devlet destekli ve kriminal siber saldırılar” ve “dijital dezenformasyon” ile mücadele öngörülüyor.

Son ABD seçimlerine ve siber uzayın seçimlerde oynadığı role açık bir atıfta bulunulmadan, raporda “siber altyapının bütünlüğü ve kamuya açık güvenilirliğinin demokratik yönetişimin merkezi olacağı” belirtiliyor (37).

“Sinyal istihbaratı, elektronik gözetim, istihbarat toplama ve siber savunma ve saldırı” (37) Britanya’nın önemli araçlarıdır. Rapora göre siber savaş çoktan başlamıştır.

“19 Kasım 2020’de İngiliz hükümeti, Ulusal Siber Kuvvet adında Gizli İstihbarat Hizmetleri ve Savunma Bakanlığı’na bağlı bir birimin kurulduğunu açıkladı. Bu kuvvet, Birleşik Krallık ve müttefikleri için tehdit oluşturan herhangi bir devlet veya devlet dışı gücün, iletişim yeteneklerini bozma, aşağılama ve yok etme kapasitesine sahip olacaktı.” (37)

CHURCHILL ÖLDÜ: KÜRESEL BRİTANYA’NIN DÜZELTİLMESİ
Yönetimin Trump’tan Biden’e geçmesiyle birlikte Winston Churchill’in bir heykelinin de Beyaz Saray’daki Başkanlık Ofisi’nden alınması gerektiği bildirildi. Chatham House raporu, Küresel Britanya için idol olan efsanevi İngiliz politikacıyı, eleştirel bir şekilde “Britanya İmparatorluğunu korumaya çalışan” ve bu nedenle “daha birleşik bir Avrupa’nın kurucu üyesi” olmayı reddeden biri olarak hatırlatıyor. (7)

Rapor, bu bağlamda şunları belirtmektedir:

“Farkına varılması gereken ilk şey, geri dönülecek geçmiş modelin olmamasıdır. İngiltere, kendi başına büyük bir fark yaratacak kadar güçlü bir ülke olmayacak ”. (37)

Sonuç:

“Kendini minyatür bir büyük güç olarak yeniden canlandırmaya çalışmak yerine, Birleşik Krallık’ın kaynaklarını küresel zorluklara çözüm aracısı olacak şekilde sıralaması gerekiyor.” (2) Dolayısıyla, başlıktaki “küresel arabulucu”, büyük güç duruşunun reddi – ve Churchillian yaklaşımları – ve geleneksel transatlantik ittifaka bir çağrıdır.

KÜRESEL BÖLÜNME
Bu 6 hedef, “açık toplumlar ve yurttaş haklarının reddedildiği ülkeler arasında, uluslararası ilişkilerde yeni bir bölünmeye yol açar”.

Chatham House raporunun en önemli bölümü, Britanya’nın çıkarlarına ilişkin dünya ülkeleri üzerine yukarıdaki hedefler kirter alınarak formüle edilen bir bilançodur.

Müttefiklerin kim olduğuna dair sonuç çok da şaşırtıcı değil. Rapora göre, en yakın ortak olarak AB ve ABD ile “özel ilişki” ile klasik transatlantik ittifakı yeniden üretilmeli.

Chatham House raporunda Çin, ortaklık ve düşmanlık arasında gidip geliyor, Hindistan işe yaramaz bir müttefik olarak görülüyor, Türkiye ve Suudi Arabistan düşman olma eğiliminde olan eski müttefikler, Rusya ise açıkça “düşman” olarak anılıyor.

EN YAKIN MÜTTEFİK: AB
Brexit gerçeği göz önüne alındığında, raporda İngiltere-AB ilişkileri büyük ilgi görüyor. Chatham House’a göre, AB “en yakın, en iyi kaynaklara sahip en benzer motivasyona sahip ülkeler grubu” olmaya devam edecek (39) ve her ikisi de “gelecekte birlikte yaşama konusunda sürekli uzlaşma” üzerinde çalışacak (8).

Rapor, İngiltere’yi üçüncü ülkelere yönelik AB tutumlarından farklı yaklaşımlara karşı uyarıyor:

Örneğin, İngiltere’nin AB’yi umursamadan Macaristan ya da Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmesi sadece ikiyüzlü politika olmayacak; Birleşik Krallık için kısa vadede potansiyel ekonomik fayda ne olursa olsun, uzun vadede ters etki yaratacaktır. (39)

Farklılıklardan kaçınılması gereken bir başka üçüncü ülke ise Çin.

Rapor, AB’yi ve özellikle Almanya ve Fransa’yı olası müttefikler olarak niteliyor ve onları ana rakipler ve merkezkaç Avrupalı ​​aktörler ilan eden Küresel Britanya görüşlerinden uzaklaşıyor.

Rapor bunun yerine Birleşik Krallık ve AB arasında “yaptırımlar, Ukrayna ve Balkanlar da dahil olmak üzere Rusya’ya yönelik ortak politika yaklaşımları” (40), iklim politikası reformu, İnternet yönetişimi, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde işbirliğini öneriyor.

Rapora göre, İngiltere ve AB arasında İran, Orta Doğu, DTÖ reformu ve BM İklim Değişikliği Konferansı konusunda daha fazla işbirliğine işaret eden “ortak pozisyonlar” zaten oluşturulmuş durumda.

ÜYELİĞİN SONU DAHA ‘PROAKTİF POLİTİKA’YA YOL AÇAR
AB ile işbirliği devam ederken, İngiltere AB’den ayrılmasından bu yana çeşitli politika alanlarında “daha ​​proaktif bir duruş” sergilemiştir. Örneğin Rusya, Suudi Arabistan, Myanmar ve Kuzey Kore’ye yönelik sözde Magnitsky yaptırımlarının veya Hong Kong bağlamında Çin’e karşı tedbirlerin uygulanmasında AB’den daha radikal ve agresif bir politika izledi (31).

‘ÖZEL İLİŞKİ’ YENİDEN YAPILANDIRILDI: İNGİLTERE – ABD İLİŞKİLERİ
ABD, güvenlik işbirliği ve ekonomik ilişkiler nedeniyle çok önemli bir ortak olmaya devam ediyor. Yine de Chatham Raporu, Birleşik Krallık – ABD “özel ilişkisini” yeniden belirleyecek iki faktöre vurgu yapıyor.

Birincisi, Birleşik Krallık’ın AB’den çıkmasının ardından ABD, “AB karar alma mekanizmalarında taşıyacağı etkili sesini” yitiriyor (9). Washington, öncekinden daha fazla baskı yaparken, Birleşik Krallık “transatlantik müzakerelerde masaya oturmak için mücadele etmek” zorunda kalacak (9).

İkinci olarak, “ABD güvenliğinin odak noktası amansızca Asya-Pasifik’e doğru dönmeye devam ederken”, İngiltere’nin “sadakatinin” test edileceği alan olarak Avrupa, Washington tarafından geride bırakılacak (41):

“İngiltere’nin rolü, Washington için NATO’nun doğu ucunda Rus askeri maceracılığını caydırmak için daha sağlam bir Avrupa kapasitesi sağlanmasına yardım etmede çok daha önemli olacak. ABD ayrıca İngiltere, Almanya ve Fransa’nın güney ve doğu Akdeniz çevresinde barış ve ekonomik güvenliği sağlamayı başaracağını umacaktır. ” (41)

Pakistan, Afganistan, Irak ve Somali’de, özellikle “siber savunma, istihbarat toplama, nükleer silahların yayılmasını önleme ve terörle mücadele” alanlarında İngiltere – ABD işbirliği önerilmektedir.

ORTAK VE DÜŞMAN ARASINDA: ÇİN
Rapora göre İngiltere’nin Çin ile ilişkileri köklü bir değişim gösteriyor. Çin bir zamanlar Japonya, Rusya ve Suudi Arabistan ile birlikte stratejik olarak önemli ülkelerden oluşan küçük bir grupta iken şimdi Birleşik Krallık’ın güvenliği ve refahı üzerinde aşırı derecede etkiye sahip bir ülke konumunda (7).

Bu, İngiliz hükümetinin 2015 yılında İngiltere-Çin ilişkilerinin “altın çağını” ilan etmesine yol açmıştı, yine Küresel Britanya kavramı içinde, İngiltere-ABD özel ilişkisinin “zarar görmesine” de yol açmıştı, çünkü İngiltere, ABD gibi Çin’i tehdit olarak görmüyordu. Londra bunun yerine Pekin ile ilişkileri geliştirerek potansiyel ekonomik kazanımlara odaklandı (42).

Ancak Chatham House raporuna göre, bu altın çağ artık Çin ile yeni bir soğuk savaşa evriliyor (10-11).

Bu “yeni Soğuk Savaş”, yeni kısıtlamalara, teknolojik sektörlere yaptırımlara ve Tayvan’ın her zaman patlama potansiyeline sahip olmasına yol açabilecek, Çin – ABD arasındaki çekişmede ideolojik bir boyuta” bile sahip ( 11).

Chatham House’a göre İngiltere, Çin ile ekonomik ilişkilerine öncelik vererek, yeni küresel hedeflerini açık etmeyecek(11).

Chatham House, Çin’i tanımlarken, otoriter ve küresel olarak iddialı, gücü merkezileştiren Başkan Şi liderliğindeki bir ülke ifadesini kullanıyor. Rapor, “Sözde tutuklu bir milyon Uygur’a” dikkat çekiyor ve insan haklarındaki bu durumun, Çin’in İngiltere de dahil demokratik devletlerle yapıcı ilişkiler sürdürmesine engel olduğunu belirtiyor. (10)

Raporun Çin politikası önerisi, ülkeyi bazen bir “tehdit” ve bazen de “ortak” olarak ele almak yönünde.

Rapora göre Çin, “insan haklarını ihlal ederek, siberalemi devlet gözetimini destekleyecek şekilde değiştirmek isteyen bir otoriter yönetim olarak” İngiliz çıkarlarını açıkça tehdit ediyor. Elbette burada asıl mesele İngiltere’nin gözetimin lideri olamaması (43). Çin’in Kuşak ve Yol Projesi de “çevresel sürdürülebilirlik ve siyasi yolsuzluk” bahaneleriyle eleştiriliyor.

Öte yandan, rapor, Pekin’in stratejik sektörlere yatırımını sınırlayan “sınırlı ekonomik ilişki” bahanesiyle, İngiltere – Çin ticaret ve yatırım anlaşmasının sonlandırılmasına karşı tavır alıyor. “Çin’den ekonomik ayrılma” reddediliyor ve Birleşik Krallık – Çin yatırım anlaşması sürdürülüyor. Bunun, yatırımcılara daha fazla netlik getirecek ve planlanmamış siyasi düşmanlık riskini azaltacağı kaydediliyor (44).

Raporda, Sera gazı emisyonlarının azaltılması veya Sahra altı Afrika’da ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi gibi konularda “Çin ile ortaklığın” sürdürülmesi gerektiği belirtiliyor.

İngiltere’nin Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi demokrasiler grubuyla ilişkilerinin de “bölgesel istikrarda tamamlayıcı bir role” sahip olduğu vurgulanıyor.(45)

‘ZOR DÖRTLÜ’: HİNDİSTAN, SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE VE RUSYA
Chatham House raporu Hindistan, Suudi Arabistan, Türkiye ve Rusya’yı “zor dörtlü” olarak görüyor (45). Bu ülkeler önceleri İngiliz refahı için “stratejik olarak önemli” (7) idi, ancak “Birleşik Krallık hükümeti onlarla ilişkilerini şimdi 6 hedefe uygun olarak sıfırlamak zorunda.”

Chatham House, her ülke için bir tür okul karnesi sunar.

HİNDİSTAN: EKONOMİK VE DİPLOMATİK OLARAK KULLANILAMAZ
İngiliz sömürge geçmişine ve Birleşik Krallık hükümetinin angajmanına rağmen Hindistan, “ABD Delhi’nin en önemli stratejik ortağı haline geldiğinde” Londra’nın kontrolünden uzaklaştı (46).

Hindistan, “açık ticarete ve dış yatırıma en dirençli” politikalar sergiliyor, “küresel meselelerde proaktif dış politika üstlenmekle sınırlı, örneğin kıyılarının ötesinde liberal demokrasiyi desteklemek için Britanya’ya ve diğerlerine katılmaktan kaçınmak” (46).

Bu nedenle, Birleşik Krallık hükümeti “ekonomik veya diplomatik olarak ilişkiden doğrudan ulusal fayda elde etmenin zor olacağını kabul etmelidir” (46).

Tam tersine Hindistan, Moskova ve Pekin’in önderlik ettiği, “Avrasya’ya Batı çıkarlarının ve değerlerinin nüfuz etmesine direnmek için tasarlanmış” Şanghay İşbirliği Örgütü’ne “istekli bir şekilde katıldı” (12).

SUUDİ ARABİSTAN: ÖNEMLİ AMA KONTROLDEN ÇIKIYOR
Rapor, Birleşik Krallık’ın Suudi Arabistan’daki etkisi ile yukarıda belirtilen 6 küresel hedefin peşinde koşma arasında “sürekli bir gerilim” olduğunu belirtiyor.

Suudi Arabistan, hâlâ sahip olduğu zenginlik, Yemen ihtilafında yakın zamanda gerilemesi ve İslami düşünceyi kötülemesi ve Orta Doğu Barış Süreci’ndeki merkezi rolü için olumlu notlar alıyor.

Ancak raporda “Suudi Arabistan, Birleşik Krallık’ın küresel hedef ve değerlerinin çoğunun zıt tarafında duruyor” (49) deniyor.

“İklim müzakerelerinde engelleyici” olmuştur ve “insan hakları ve demokratik yönetişime destek konularında karşı cephede durmaktadır” (49).

Daha da önemlisi, “Suudi Arabistan, Çin ile ilişkilerini sadece ekonomik değil, siyasi olarak da derinleştiriyor” (49).

Dolayısıyla Suudi Arabistan, İngiliz dış politikası için “zor bir dengeleme sınavı” sunuyor (48).

TÜRKİYE: İNGİLTERE HÜKÜMETTEN SONRASINA BAKMALI

Chatham House raporu, “Türkiye’nin Britanya’ya ortaklık fırsatları kadar zorluklar sunduğunu” belirtiyor. Rapor İngiliz hedefleri ile Türk politikası arasındaki ciddi çatışmaları ayrıntılarıyla anlatıyor (47).

Rapor, “Türkiye’nin büyük, hala genç bir nüfusa ve nispeten düşük kişi başına GSYİH’ya sahip olduğunu ve Birleşik Krallık hükümetine Brexit sonrası ekonomik ilişkileri derinleştirmesi için güçlü bir teşvik sunduğunu anlatıyor” (47).

Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, rapor Birleşik Krallık hükümetine, ekonomik fayda için AB ile Türkiye’ye karşı ortak tavrı bırakmaması çağrısında bulunuyor.

Türkiye ile ilgili birçok İngiliz şikayeti var:

Hindistan gibi Türkiye de, Şangay İşbirliği Örgütü’ne ve dolayısıyla Rusya ve Çin’in Batı etkisine karşı caydırıcılığına yaklaşmaktadır (12).

Dahası, Ankara S-400 hava savunmasını satın alarak “NATO müttefiki olmanın sınırlarını test ediyor” ve “Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki kendi çıkarları genellikle ABD ve diğer müttefiklerinin çıkarlarıyla çatışıyor”(48).

Sanki bu yeterli değilmiş gibi, Doğu Akdeniz’de Türkiye, şu anda bir başka NATO üyesi olan Yunanistan’ın “bölgesel çıkarlarına” meydan okuyan zıt bir konumdadır(48).

Chatham House raporu Türk hükümetinin iç siyasetini sert bir şekilde eleştirerek, “Türk yetkililer hukukun üstünlüğünü aşındırdı, bağımsız medyayı bastırdı ve gazetecileri ve muhalif siyasi figürleri hapse attı” diyor.

Birleşik Krallık-Türkiye ilişkilerine ilişkin raporun önerisi, mevcut hükümete baskı yapmak ve liderlik değişikliğine hazırlanmak:

“Muhalefet adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı 2019 belediye başkanlığı seçiminin sonucu, Türkiye’nin giderek kentleşen nüfusu içinde siyasi çoğulculuk için güçlü bir istek olduğunu gösteriyor. İngiliz hükümeti, Türkiye ile ikili ilişkilerini Cumhurbaşkanı Erdoğan ekseninde kişiselleştirmekten kaçınmalı ve bu önemli ilişkiye daha uzun vadeli bakmalıdır ”(48).

RUSYA: ULUSAL ÇIKARLARA TEHDİT
Chatham House raporunda İngiltere-Rusya ilişkileri konusunda çok anlaşılır bir ifade yok. Raporda, özet olarak “Başkan Putin, İngiliz ulusal çıkarları için bir tehlikedir” yorumu var.

Türkiye konusunda olduğu gibi Rusya konusunda da Biden yönetimine bir uyum çabası gözleniyor. Rusya ile tarihsel düşmanlık öne çıkarılıyor. Şu ifadeler var: “ikili ekonomik angajman veya diplomatik işbirliği mantığı ne olursa olsun (…) Rusya’nın ilgisi İngiltere’nin uzun vadede zayıfladığını görmek” (47).

Sonuç olarak rapor, “Avrupa’nın Rus hükümetinin dezenformasyon kampanyalarına, liberal olmayan partilere mali desteğe ve Avrupa’daki demokratik siyaseti yıkmaya teşebbüslerine karşı koyma çabalarını İngiltere’nin de desteklemesi gerekecek. Ayrıca Moskova’nın bölgedeki demokrasilere yönelik açık veya gizli askeri tehditlerine karşı koymak için İngiltere’nin Avrupalı ​​ortaklarına katılması da gerekecek ”(47) diyor.

Yukarıda belirtildiği gibi, Chatham House, “ABD’nin Asya-Pasifik’e odaklanmaya devam etmesini ve Rusya’nın devam eden ‘provokasyonlarına’ etkili bir şekilde yanıt vermek için, İngiltere’yi NATO’nun siber güvenlik yeteneklerine, gerekli olan yer izleme sistemlerine, komuta ve kontrol altyapısına, uzay, hava ve denizciliğe öncü katkıda bulunan ülke haline getirmesini bekliyor.” (53)

Chatham House raporu şöyle diyor:

“NATO’nun en çok konuşlandırılabilir ordularından birine sahip olan İngiltere, kendisini Avrupa’da ve çevresinde güvenlik konusunda daha bağlantılı ve esnek bir yaklaşımın merkezine koymalıdır.” (53)

ÖZET VE SONUÇ
Chatham House raporu mevcut durumu, transatlantik ittifakın ciddi zarar gördüğü, ulusal özerkliğin yükseldiği ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılarak kendi geleceğine adım attığı parçalanmış bir dünya olarak tanımlıyor.

Rapor, içerideki milliyetçilik akımlarına, uluslararası ittifak sistemindeki kopuşlara, eski ve yeni düşmanlara karşı zımni bir mücadele manifestosu gibi.

Chatham House; ekonomik açıdan dinamik coğrafyayı oluşturan dünya nüfusunun yarısını, yani Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın düşman ilan edildiği bir yol haritasıyla “yeni” Britanya’yı tarif etmeye çalışıyor.

Rapor, Avrupa Birliği’nin “stratejik özerklik” yoluna girdiği, ABD’nin Avrupa’ya odaklanamadığı ve İngiltere’nin, Rusya ve Türkiye’den başlayarak, düşmanlara karşı transatlantik ittifakın öncü rolünü üstleneceği yeni bir strateji geliştirmeyi hedefliyor.

KAYNAKLAR:

Chatham House targets China, India, Turkey, Russia and Saudi Arabia at the same time


https://www.chathamhouse.org/2021/01/global-britain-global-broker/08-conclusion
https://www.veryansintv.com/chatham-house-raporunda-imamoglu-ayrintisi

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!