Devlet sonunda benim dediğime geldi.
Geldi demeyeyim ama yaklaştı.
Çekine çekine yapıyor ama olsun.
Sonunda benim dediğimi yapacak.
Şırnak ve Hakkâri il merkezleri taşınacak.
Son zamanlarda artan terör olayları nedeniyle iki il merkezimiz yer değiştiriyor.
Biz ne yazmıştık:
Tarihte birçok başkentimiz olmuştu.
Anadolu’ya geldiğimizde ilk konuşlandığımız yer Ahlat o vakitler bir buçuk milyon nüfuslu tam bir Türk başkenti idi.
Sonra Anadolu’da birçok başkentimiz oldu.
Edirne de başkentlerimiz arasındaydı.
Bursa ve Edirne’den sonra başkentimiz payitahtımız İstanbul oldu.
Viyana’yı alsaydık muhtemelen orası başkent olacaktı.
Belki Avrupa Birliği daha başka bir muhtevada tesis edilecekti.
Sonra Ankara oldu başkentimiz.
Düşman Polatlı’ya dayandığında başkentin daha içerilere taşınması mesela Sivas’a daha çok büyük ihtimalle de Kayseri’ye taşınması tartışıldı.
Hüseyin Avni Bey bunun üzerine şöyle dedi Birinci Meclis’te:
“Düşman Polatlı’ya dayandıysa başkenti niçin Polatlı’ya taşımıyoruz?”
Şimdi vatan tehlikededir ve tehlike neredeyse oraya yakın durmak elzemdir, ehvendir.
Diyarbakır İstanbul’dan evvel fethedilen şehrimizdir.
Öyle ya AB’ye giden yol Diyarbakır’dan geçiyordu ya…
Böyle dememiş miydi zamanın Başbakanları?
Başkenti Diyarbakır’a taşıma teklifini terör örgütünü ciddiye alma manasına geleceği için ben ekonomi politik bir çerçeve çizerek Ahlat’ın başkent olmasını önermiştim.
Avrupa Birliği gibi…
Oradaki Strazburg ile Brüksel’in işlevlerini ele almak icap eder.
İki başkentli olabiliriz bir bakıma…
GERÇEK BİR YERİNDEN YÖNETİM PROJESİ: AHLAT
Elbette ki Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’dır değişmesine lüzum yoktur.
Ama “üç büyük bölgesel kalkınma planlarının koordinasyon merkezi” olarak Ahlat’ı tayin edebiliriz.
Ahlat’ı GAP’ın, DAP’ın ve Orta Anadolu Kalkınma planlarının koordinasyon merkezi yapabiliriz.
Agro endüstri merkezi aynı zamanda…
Kocaeli gibi dev bir sanayi merkezi…
Bütün GAP ürünlerinin işlendiği ve pazarlandığı agro endüstri merkezi…
Doğuya güneydoğuya, onu kuzeye, kuzeyi batıya ve hepsini birbirine bağlayan tarım sanayi entegrasyonu projesi..
Aynı zamanda milli birlik ve beraberlik projesinin lafta kalmayan reel politik ve reel ekonomi zemini…
Ahlat ekonomi başkenti, kırsal kalkınma projelerinin koordinasyon merkezi yapıldığında aynı zamanda bin yıl önceki projeksiyonun izi sürülmüş fikri takip yapılmış olacaktır. 1040’ta kurulan devletimizin Ahlat, en stratejik merkezlerinden biri idi.
Bin yıllık terkibimize hem bir vicdan borcu hem de ayrılmaz, devredilmez, vazgeçilmez milli birlik mahiyetimizin kararlı savunucusu olacaktır bu…
İl merkezlerinin taşınması yetmez.
Doğru karar benim birkaç yıldır ısrarla söylediğim şeydir.
Ahlat Van Gölü’nün kuzeyinin Van’dan Tatvan’a kadar agro endüstri merkezi olarak üç dev projeye hâkim ve yönetişim kabiliyetimizin mührü olmalıdır.
Birçok meslek birliğinin merkezi burada yer almalı. Tarım sanayi entegrasyonu için atılacak adımlar teşvik edilmeli. Kurulacak sanayi tesisleri için belki bazı sektörlerde yüzde 200’e varan özel teşvik tedbirleri geliştirilmeli. Ürün işleme değerlendirme, pazarlama, pazar araştırmaları, hayvan üreticileri birliğinden pamuk ve tekstil sanayiinde kurulacak üst birlikler, çok değişik sektörlerdeki odalar, meslek örgütleri ve devlet kuruluşları Malazgirt, Ahlat, Erciş üçgeninde modern bir şehrin de temelinin atılmasına seferber olmalı.
Kocaeli’den daha büyük bir sanayi ve ticaret merkezi ortaya çıkmalı…
Bunun için bin yıl evvel devletimizin imzasını yine o topraklarda atan Tuğrul Bey’in gelecek kurgusuna, perspektifine sahip olmamız yeterlidir.
BİN YIL DAHA BURDAYIZ
Ahlat zaten üstünde barındırdığı mezar taşları ile bu perspektifi bize hatırlatmaktadır:
“Bin yıl daha buradayız ve bu vatanı asla böldürtmeyeceğiz” kararlı duruşu bir başka açıdan…
Merkezi hükümetin birçok kuruluşu, onlarca genel müdürlük, genelkurmay vesaire Van Gölü’nün kuzeyinde konuşlandığında, Diyarbakır’da yeni bir ordu merkezi konuşlandığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır ayrıca…
Uzaktan uzağa vatan sevgisi değil, Hüseyin Avni Bey’in Polatlı vizyonundaki gibi bir bakış açısı, bize milli güvenlik ve milli birlik ruhunda müşahhas söylem ve eylem birliği, stratejik derinlik kazandırabilir ancak…
Devletimizin vakit geç olmadan bu teklifimi değerlendirmesini diliyorum.
