Uyku apnesi Covid-19 riskini artırıyor mu?

Uyku apnesi Covid-19 riskini artırıyor mu?

Finlandiya’da Covid-19 hastalarıyla yapılan bir araştırma, pandeminin ilk dalgası sırasında hastaneye başvuran hastaların 4’te 1’inden fazlasında uyku apnesi olduğunu ortaya koydu.

Kulak Burun Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Tuncay Özçelik, uyku apnesinin Covid-19 hastalığına yakalanma riskini artırdığını ve sağlıklı nefes almak için gereken tüm tedbirlerin alınmasının önemine dikkat çekti.

Finlandiya’da Turku Üniversitesi’nce Covid-19 hastalarına yönelik yapılan çalışma, pandeminin ilk dalgası sırasında hastaneye başvuran Covid-19 hastalarının 4’te 1’inden fazlasında uyku apnesi (uyku sırasında solunumun bir süre durması) olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, Covid-19 hastalığı açısından uyku apnesini potansiyel risk grubu olarak nitelendirdi.

Mayıs 2020 tarihine kadar Turku Üniversite Hastanesi’ne kabul edilen 28 Covid-19 hastasının değerlendirildiği çalışma, bu hastaların yüzde 29’unda geçmişte uyku apnesi teşhisi konulduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmayı yapan ekipten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Thijs Feuth, ” Bu bulgu, uyku apnesini Covid-19 için bir risk faktörü olarak haklı çıkaracak kadar güçlüydü” dedi.

Uyku apnesi pandemi döneminde risk mi?

Kulak Burun Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Tuncay Özçelik, uyku apnesinin Covid-19 hastalığına yakalanma riskini artırdığını ve sağlıklı nefes almak için gereken tüm tedbirlerin alınmasının önemine dikkat çekti.

Özçelik, bağışıklık sistemi üzerinde etkilerinden dolayı uyku kalitesinin ve sağlıklı nefesin büyük önem taşıdığını ifade etti. Ayrıca uyku apnesi olan kişilerin Covid-19’a yakalanma riskinin, sağlıklı kişilere göre çok daha fazla olduğunu belirten Doç. Dr. Tuncay Özçelik, uyku apnesi olan hastaların, Covid-19 nedeniyle hastanede yatma ve solunum sıkıntısına girme oranının, normal hastalara göre daha fazla olduğunu kaydetti.

Uyku kalitesine etki eden faktörlerin en hafifinin horlama olduğunu dile getiren Doç. Dr. Tuncay Özçelik, horlamanın altında yatan sebeplerin farklılık gösterebildiğini belirtti.Doç. Dr. Tuncay Özçelik, “Aşırı kilo, sedatif  ilaç, uyku ilacı ve aşırı alkol kullanımı gibi durumlarda küçük dil, yumuşak damak, dil ve boğaz kaslarının gerginliği azalır. Aşırı kilolu kişilerde yutak civarında yağ birikimi görülür. Gevşemiş kaslar sırt üstü yatınca dilin ve küçük dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz, bu durumda kişi kendisi çok farkında olmasa da etrafını rahatsız edecek şekilde horlamaya başlar” dedi.

Doç. Dr. Özçelik, ayrıca burun tıkanıklığına neden olan patolojilerin de horlamanın önemli nedenlerinden birisi olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:

“Bu kişilerde uykuda havayı almak için yapılan solunum çabası ile genizde negatif basınç oluşarak boğazdaki dokular hava yoluna doğru çekilirler. Sonuçta burun açıkken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum bazı kişilerin sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda neden horladığını açıklar. Burun orta bölmesindeki eğiklikler (deviasyon), burun polipleri, büyümüş konkalar (burun etleri), burun ve genizdeki tümörler, bu tip burun tıkanıklığına ve horlamaya sebep olan nedenlerdir.”

Uyku esnasında solunumun on saniye ve üzerinde durması sonucu ortaya çıkan tablonun uyku apnesi (uykuda solunum durması) olarak tanımlandığını ifade eden Doç. Dr. Özçelik, “Horlamaya neden olan faktörler, daha ileri aşamada uyku apnesine yol açabiliyor. Tıkayıcı uyku apnesi her 100 kişiden en az 5’inde görülürken, özellikle aşırı kilolu orta yaştaki erkeklerde bu oran daha da yükseliyor. Çocukların ise yüzde 10-12’sinde tıkayıcı uyku apnesine rastlanıyor” dedi.

Sağlığı nasıl etkiliyor?

Sağlıklı bir yaşam için gece uykusunun iyi bir şekilde alınmasının şart olduğunu belirten Doç. Dr. Tuncay Özçelik, şunları söyledi:

“Gece uyku düzeninin tıkayıcı uyku apnesi ile bozulması sonucunda dinlenilmeden geçirilen geceler söz konusu olacaktır. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçer. Dinlenmeden geçirilen ve huzursuz bir gecenin ertesinde uykulu, yorgun ve verimsiz bir gün başlayacaktır. Önceleri televizyon seyrederken veya yemek sonrasında hafif uyuklamalar görülürken, daha sonra apnenin şiddetinin artmasıyla beraber daha ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülebilecektir. Yapılan çalışmalarda, ölümlü trafik kazalarının bir kısmından uyku apneli kişilerin araba kullanmasının sorumlu olduğu gösterilmiştir.”

Gece uykusu sırasında apnelerin saatte 100-200 defa olabilecek sayılara ulaşabileceğini anlatan Doç. Dr. Özçelik, “Apneler sırasında kan oksijen düzeyi düşer ve buna bağlı olarak kalp kanı daha hızlı pompalamak zorunda kalır. Kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon, kalp büyümesi hatta uykuda ani ölümler bile görülebilir” uyarısında bulundu.

Çocuklarda uyku apnesinin daha çok okul öncesi dönemde görüldüğünü belirten Tuncay Özçelik, “Uyku apnesi çocuklarda farkına varılmazsa diş-damak yapısında bozukluklar, gelişme geriliği, çocukta boy ve kilonun yaşıtlarından geri kalması, okul başarısızlığı ve zihinsel gelişimde aksaklıklar gibi çok ciddi problemler ortaya çıkabilmektedir. Bunlara ilave olarak davranış bozuklukları, hiperaktivite, geceleri yatağa işeme, kalp ve ritim bozuklukları da görülebilir” dedi.

Horlama ve uyku apnesi olanların dikkat etmesi gerekenler neler?

-Alınan fazla kilolar verilmeli ve iyi bir adale tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmelidir.

-Alkol alımı kısıtlanmalıdır.

-Uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarının kullanımına apneyi arttırabileceğinden dolayı dikkat edilmelidir.

-Uykudan 3-4 saat önce ağır yemekten kaçınılmalıdır.

-Aşırı yorgunluktan sakınılmalıdır.

-Sırt üstü pozisyonda uyuma yerine, yana yatarak uyuma tercih edilmelidir.

Tedavide uygulanan yöntemler 

Tıkanıkların Giderilmesine Yönelik Girişimler: Çocuklarda büyük bademcik ve geniz etine yönelik  ameliyatların problemleri büyük oranda çözdüğünü ve çocuğun yaşam kalitesinde önemli iyileşmeler sağladığını biliyoruz.  Erişkinlerde ise öncelikle, varsa burundaki patolojilerin düzeltilmesi gerekir.  Burun orta bölmesindeki eğriliklerin giderilmesi, büyümüş burun etlerinin küçültülmesi, burun içindeki polip, kist, tümör gibi oluşumların alınması ve tıkanıklığı giderici girişimler öncelik gerektiren işlemlerdir.

Ağız ve Boğaz Kısmına Yönelik Girişimler: Damak ve küçük dildeki sarkıklıklar, dil kökündeki ve bademciklerdeki büyümeler, ağız ve çene yapısındaki bozukluklar uygun cerrahi tekniklerle düzeltilmelidir. Bu ameliyatlarda en temel prensip dokulara minimal hasar vererek konforlu biçimde maksimum  yararı sağlamaktır.

Pozitif Basınçlı Oksijen Tedavisi: Burun ve boğaz bölgesinde ciddi problemi olmayan ve cerrahinin çok  riskli olduğu veya hasta tarafından istenilmediği durumlarda ağız ve burundan bir maske yardımıyla gerçekleştirilen, tıkayıcı uyku apnesine de önemli fayda sağlayan  bir cihaz. Hastanın durumuna göre değişebilen basınçlarda gönderilen hava ile tıkanıklık aşılarak hastalık tedavi edilmeye çalışılır. Fakat yüzlerinde maske ile uyumak gibi bir durum söz konusu olduğu için hastaların bir kısmında bu duruma uyum problemi görülebilir.

Uyku apnesi, uyku esnasında solunumun durması olarak tanımlanıyor. Uyku apnesi sendromunda, uyku sırasında birkaç saniye süren geçici boğulmalar yaşanabiliyor.

Kaynak: AjansBizim

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!