Erol Sunat
Erol Sunat

Zarf ve Mazruf üzerine…

Son yıllarda farkında mısınız, hep zarfa yani dış görünüşlere, al benilere, frapanlıklara ve uçukluklara takılıp kaldık.

Öyle ki gözümüzü ayıramıyoruz.

Ya mazruf?

Yani, zarfın içindekini merak etmiyor muyuz?

Dürüstçe söyleyeceksek…

Hayır…
İşte bu yüzden de sözde değil özde kavramlarının manasını çarpıtmak için, laf salataları yapmaktan çekinmedik.

Sözde olmak zarfı, özde olmak mazrufu gösteriyordu.

Zarf atılmaların, zarf yemelerin, zarfa gelmelerin, zarf göndermelerin edebiyatımızdaki ve siyasi literatürümüzdeki anlamları ilginçtir.

Dış görünüşlere aldanma sevdamız, üzerine ciltler dolusu kitap yazılacak nitelikte…

Nasreddin Hoca’nın “ Ye kürküm, ye” fıkrası yüzyıllardan beri varsın anlatılsın ve dinlensin dursun…

Bu fıkranın mazrufuna kim bakacak?

Hiç kimse…

Zarfın güzelliği, üzerindeki muntazam yazısı pulu ve damgası hemen herkesi cezbetmiştir.

Zarfın içine bakmak hep sonradan aklımıza gelir.

Zarfın içine bakmakla zarfı seyretmek arasındaki süre zarfı gönderene çoğu kez yetip artmıştır.

İş işten geçtikten sonra bakılan mazruf, keşke ve hüzünlerle doludur.

Dış görünüşe aldanmamak, itibar etmemek üzerine neler söylense, neler anlatılsa gözler doğruları göremiyorsa ne yapalım.

Daima ilk anlatılana kanma huyumuz, işin aslını astarını öğrenmemizi engeller. Anlayıp dinlemeden hüküm verme yanlışımızda bir başka hicran yarasıdır.

Okumayı sevmememiz, araştırma konusundaki tembelliğimiz, olaylara karşı duyarsızlığımız, adam sendeciliğimiz, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın tarzı yaklaşımlarımız zarflara olan düşkünlüğümüzün bir eseri.

Hiç kimse, biz böyle yapmıyoruz demesin. Çünkü mazruf bizleri rahatsız ediyor.
Biz neden böyleyiz?

Elbette bu hallere bir günde gelmedik…

Rahmetli Orhan Veli, “ Beni bu havalar mahvetti” demiş. Bizi de bu “Dış görünüşlere aldanmalar mahvetti”

Yani zarfa bakmalar…

Ticarette, siyasette, iş dünyasında, bürokraside zaman zaman yaptığımız yanlışlıklar zarf ve mazruf konularının yeterince değerlendirilemediğinden kaynaklanır.

Yüzeyden bakışlar, ahbap-çavuş ilişkileri, sizden-bizden hikayeleri insanlara mazrufa baktırmaz.

Tıkanmalar, aksamalar, yürümeyen işler meydana geldiğinde zarfın içindeki mazrufa bakmak akıllara geliverir. 

O zamanda, Atı alan Üsküdar’ı geçmiş olduğundan bir çok konu sineye çekiliverir.

Bu işlerden ders alınır mı?

Alınmaz…

Bir türlü bir araya gelmemek için ipe un sermeler…

Ve daha neler neler!..

Bütün mesele zarf ve mazruf meselesi, sevgili okurlar…

Her konuda ağzımıza çalınan bir parmak bal…

Yapılacak, edilecek kelimeleriyle biten bir yığın süslü ve yaldızlı söz…

Ve bizler hala, zarflara baka baka, ömür tüketmedeyiz!…

Bir türlü zarfı bir kenara atıp, içindeki mazrufu okumayı akıl edemiyoruz.

Sonra da…

Neden her şey bizim başımıza geliyor…

Sabırla koruk, helva olurmuş derler…

Sabrımızda bile feraset olmadıktan sonra…

Ne diyelim, kime ne söyleyelim…
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!