Bu sıcaklar herkesi bunalttı. Hele rutubetle birleşince gaz halindeki oksijenin azalmasıymış gibi… Üstelik nefes alamaz halede getirir hepimizi! Ya çocuklar ve bebekler? Özellikle bebekler hassas ciltleri değişen ortama tahammülsüzlükleri gibi huzursuz eden varlıklardır. Bebekler güneşin dik geldiği zamanlarda dışarıda olmamalıdırlar. Eğer dışarıda olacaksa da ince giysiler şapkalar şemsiyeler ihmal edilmemelidir. İlaçlar, pomatlar ve kremler elbette yanınızda yedek bulunmalıdır. Ancak çok ihtiyaç duymadıkça kullanılmalıdır. Çünkü e vitamini içeren, yararlı olduğuna inanılan, hatta cildin bronzlaşmasını sağlayan bu tür kremlerin hormon değişikliklerine neden olabileceği, erken ergenliği girmeyi tetikleyeceği pekte bilinmez.
Her insan için en iyi ortam en doğal ortamdır. Bebekleri alışkın olmadıkları, ortama çıkarırken uyanık ve iyi bir gözlemci olmak gerekir. Ne gibi derseniz? Şöyle ki; iyi bir ebeveynin aynı zamanda iyi bir gözlemci, empati kurabilen ve çocuklarına hatta bebeklerine bile örnek olabilen kişidir. İyi bir gözlemci derken; baskı altına almadan, gözlem yapan, ihtiyaçları sezen ve bu ihtiyaçları kendi kendine gidermesine yardımcı olan bir kişi olmalıdır. Çünkü her birey bir dünya ve kendine özgüdür. Bu biricikliği bazen kendini tanıyamamasına, anlatamamasına farkına varamamasına neden olabilir. Küçük uyarıcılar ve alınan önlemler, bazen de model olmak gerekir. Şapkasını giyinmek istemeyen bebeğin, karşısında anne babasının şapkalı olması çok işe yarayabilir.
Bir taraftan suyun ve kumun müthiş cazibesi, çocuğu tanıdığı sınırsız yaratıcılık imkânları ve oyun ortamları, çevresinde kendisinde olup bitenleri anlamasını engelleyebilir. Su ve kum ve ikisinin birleşimi çocukların aklını alan cazip materyallerdir. Bu ortamda çocuk acıkmaz, susamaz, susa da istemeyi bilmez. Daha doğrusu buna vakit harcamak istemez. Küçük tuvaletini o kadar çok sıkar ki, sonunda ya kuma ya da denize bırakıverir
Ana babanın önemli görevlerinden birincisi çocuğu korumak ve sakınmak iken ikinci önemli görevi ise iyi bir insan, iyi bir vatandaş olmayı öğretmektir. Gözlemlerle çocuğun bu çok özel anları ebeveynler tarafından uygun uyarılar ve yardımlaşmalarla duyarlı eğitim süreçleri olarak değerlendirilebilir.
Deniz kenarına ne çok aç ne de çok tok olarak gitmemek, yanımızda bol su ve içeceklere bulundurmak gerekir.
Aynı zamanda deniz, güneş ve bu tür ortamlar birçok tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Çocukları tehlikelerden korumak içinde gözlemler şarttır. Boğulma, güneş çarpması, haşere sokması, deri yanıkları, alerjiler, enfeksiyonlar, ishal, üşütme vb. Çok fazla ilaveler yapabileceğimiz tehditler ve tehlikelerle dolu bir ortamdır. Bu ortamda uzun süre kalmak, hem çocuğun hem de ailenin dikkatini dağıtacağından dışarıda kalma süresini iyi ayarlamak gerekir.
Eğer denizli kumlu bir tatil yerindeyseniz tatilin birinci günü çocuğunuzun deniz kenarında oynaması için beş dakikayı geçirmemek gerekir. Sabah beş, akşamüzeri beş dakika olabilir. Tatilden önce deri biraz yanmış olsa dahi deniz kenarındaki kızgın güneşe karşı koruna bilmesi için oynarken üstüne ince bir gömlek giydirilmesi yerinde olur. Sonraki günlerde bu süreyi artırarak ve gömleksiz olarak geçirmesine izin verebilirsiniz. Tatilinizin ikinci ve üçüncü günlerinde ise çocukların saatlerce güneşte bırakılmaması gerekmektedir. Deri tiplerinin aralarındaki fark her çocuk için aynı süre sınırlamasını engeller. Kara saçlı kara gözlü çocukların, sarı saçlı açık tenli çocuklara oranla güneşe dayanıklı olduğu da bir gerçektir.
Bol güneş, yağmur, dört mevsimi yaşayabildiğimiz bereketli topraklara sahip olduğumuz yurdumuzda, her ortamı geleceğimizin lehine çevirmek, geleceğe sahip çıkmak demektir.
